Dr. Furkan Öztürk


Curriculum vitae


Harvard University

52 Oxford Street
Cambridge, MA 02138



En Çok Sorulan 10 Soru


1. Fizikçilerin iş imkanları nelerdir, fizik yaparak para kazanabilir miyiz?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Bir insanın uğraştığı iş, özellikle de katma değeri yüksek bir iş ise, o kişinin elde ettiği beceriler ile ilgilidir. Bu beceriler bir bölüm okuyarak veya bir işte çalışarak elde edilebileceği gibi kişinin kendini geliştirmesi ile de elde edilebilir. Yani bir kişinin aldığı eğitim sonucunda elde ettiği beceriler ve kendi merakları doğrultusundaki gelişimi iyi bir meslek sahibi olmasında yardımcıdır. 

Bunu söylemiş olup fizikçilerin eğitimi sırasında elde edebileceği genel ve özel becerilere ve bunların meslek olarak karşılıklarına bakalım. Problem çözme, analitik düşünme, araştırma yapma, grup çalışması ve organizasyon yapma genel beceriler; istatistik ve data analiz, kodlama, ileri matematik, elektronik tasarım, optik ve lazer tasarımı ile kuantum teknolojileri uzmanlığı ise özel beceriler olarak sıralanabilir. Bunların elbette meslekte birçok karşılığı vardır. Akademide devam edip fakülte üyesi olanların yanında aşağıdaki meslekler ile uğraşan fizikçileri bizzat biliyorum:
  • Kuantum teknolojileri üzerine çalışan şirketlerde (IBM, Google, DWave, vb.) araştırmacı
  • Bilimsel araştırma kuruluşlarında (CERN, NASA, JPL, vb.) teknisyen, yazılımcı, araştırmacı
  • Google, Apple, Amazon, vb. gibi yüksek teknoloji şirketlerinde mühendis, tasarımcı ve yönetici
  • Optik mühendisi, lazer şirketlerinde (ALS, Coherent, vb.) araştırmacı ve teknisyen
  • Uzay teknolojileri ile uğraşan kuruluşlarda (Space X, NASA, Draper, vb.) araştırmacı
  • Katı hal endüstrisinde, Silikon Vadisi'nde, IBM gibi şirketlerde çalışan araştırmacı
  • Büyük data, data madenciliği ve finans şirketlerinde analist
  • Elektronik ve elektronik tasarım şirketlerinde mühendis ve yazılımcı
  • Web tasarımcısı, yazılım geliştiricisi
  • Makine öğrenmesi şirketlerinde yazılımcı, mühendis
2. ÇAP yapmak gerekli midir?

Çift ana dal yapmak bence gerekli değil zira hem zaman açısından insani çok kısıtlıyor hem de iş yükünün getirdiği yoğunlukta insan asıl derinleşmek istediği şeylere vakit ayıramıyor. Ayrıca birçok üniversitede çift ana dal yapmadan istediğiniz bölümden, istediğiniz dersi seçmeli olarak almanız mümkün. Yani ekstradan almak zorunda olacağınız 12-14 dersin yerine çeşitli bölümlerden birkaç tane olmak üzere sevdiğiniz dersleri alıp hem daha kapsamlı bir eğitim alabilir hem de asıl alanınıza daha çok yoğunlaşabilirsiniz. Elbette çift ana dal yapmak mümkündür ve öğrencilerin istediği bölümü tercih edememesi durumunda bir seçenek de olabilir. Bunu yapan ve başarılı olan insanlar da tanıyorum. Özellikle elektrik mühendisliği ve temel bilimler arasında çift dal yapan daha çok insan gördüm ancak ben çift dal yapmadım ve böyle bir zorunluluk da görmüyorum. Sonuç olarak önemli olan insanın kaç bölüm okuduğu değil hangi becerileri öğrendiği ve kendini nasıl geliştirdiğidir.

3. Ailemin maddi desteği olmadan yurtdışında doktora yapabilir miyim?
Elbette bu sorunun cevabı hangi şartlarda doktoraya kabul alacağınıza bağlı olarak değişir ancak çoğu insan burslu bir şekilde doktora programlarına kabul alabilmektedir. Özellikle Amerika’daki Ph.D. programları, fizik bölümleri için, tam bursludur ve kabul almanız halinde bursunuzun olacağı garanti edilir. Bu burs hem sizin 'tuition fee' denilen eğitim ücretini ödemenizi sağlar hem de aylık kira ve yaşam masraflarınızı karşılar.
Avrupa'da durum biraz daha farklıdır, Amerika'nın aksine Avrupa'da öncelikle master yapmak yaygındır. Master ve Ph.D. programları ücretsizdir, 'tuition fee' yoktur, ancak yalnızca Ph.D.'de maaş verilir. Yani Avrupa'da master yaparken eğitim ücreti ödemezsiniz ancak aylık yaşam masrafları için elinize para da geçmez. Master yaptıktan sonra ise, Ph.D. sırasında hem eğitim ücreti ödemezsiniz hem de maaşınız olur.
Özetleyecek olursak hem eğitim için ücret ödemediğiniz hem de elinize maaş geçen programlar Amerika ve Avrupa’daki Ph.D. programlarıdır. Amerika’daki Ph.D. programlarına lisans sonrasında direkt girebilirsiniz ancak Avrupa’daki çoğu Ph.D. programı için öncelikle master yapmanız gerekir. Dolayısıyla lisans sonrasında bu seçenekleri değerlendirip, buna göre başvuru yaparsanız maddi olarak sıkıntı yaşamadan bir programa kabul alabilirsiniz.

4. Yurtdışında master veya doktoraya kabul almak için ne yapmalıyız?
İyi okullar kendini iyi geliştirmiş ve motive öğrencileri kabul ederler. Dolayısıyla bu sorunun kısa cevabı lisansta kendini iyi yetiştirmektir. Lisans sürecinde bolca okumalı, aldığınız dersleri anlayarak ve iyi notlar alarak geçmeli, araştırma tecrübesi edinmeli ve insanlar ile iyi sosyal ilişkiler kurmalısınız. Size verilen ile yetinmeyip, meraklı olduğunuz konularda farklı kaynaklardan araştırma yapmalı ve anlayana kadar ısrarla sorgulamalısınız. Zorlayıcı dersler almalı, konfor alanınızdan çıkıp onu sürekli genişletmeye çabalamalısınız. İşin zor kısmı zaten bu.

Bunların haricinde nereye başvurduğunuza bağlı olarak GRE, TOEFL, IELTS gibi sınavlara girmeniz gerekli ancak bunlar kısa bir çalışma ile halledilebilecek sınavlardır. Tüm bunları yaptıktan sonra okul başvurularınızı yaparken yapmanız gereken yalnızca bunları kağıda dökmek ve sizin başvurduğunuz okullara neden uygun olduğunuzu onlara güzel bir dil ile açıklamaktır.

5. Fizik okumaya ailemi ve çevremi nasıl ikna edebilirim?

Bu soruya herkes için tatmin edici bir yanıt vermek çok zor zira yaşanan problemler çok kişisel olabiliyor. Ancak şöyle bir genel cevap verilebilir. Yapmanız gereken şey önce kendinizin sonra da ailenizin endişelerini mantıklı argümanlar ile gidermek. Öncelikle kendiniz fizik okumak istediğinize emin olmalısınız ve bu tercihin size neden uygun olduğuna kendinizi ikna etmelisiniz. Kendinizi ikna etmeden başkalarını ikna edemezsiniz. Elbette araştırıp okuduktan sonra fizik okumak istemeyebilirsiniz, ki bu ne yapmak istemediğinizi anladığınız için faydalı bir tespit olacaktır.

Eğer fizik okumak istediğiniz konusunda eminseniz o zaman bunu ailenize söyleyin ve onların varsa çekincelerini yanıtlayın. Bu endişeler genelde maddi kaygılar, iş bulma garantisi ve puanı ziyan etmek gibi konular ile ilgili oluyor. Fizik okuyup başarılı olan insanların girebileceği saygın ve maddi karşılığı yüksek birçok meslek var ki bunları yukarıda da listeledim. Puanı ziyan etmek ise iyi düşünülmemiş bir kaygı zira sizin sınavda aldığınız puan sevdiğiniz bölüme girebilmeniz için yalnızca bir araç ve sizden önceki insanların tercihlerine göre şekillenen subjektif bir kriter. Yani siz istediğiniz bölüme girebilmek için yeterli puanı aldıktan sonra o puanın başka bölümlere de girebiliyor olması bir anlam taşımıyor.

Belirttiğim gibi, başka konularda da çekinceler olacaktır. Bunlar konusunda da yapmanız gereken öncelikle ailenizin çekincesini anlamak ve onun ne kadar anlamlı olduğunu sorgulamak. Bunun neticesinde eğer endişe haklıysa tercihinizi gözden geçirmeli, sizin için geçerli bir anlam taşımıyorsa da bunun neden böyle olduğunu onlara mantıklı bir şekilde izah etmelisiniz.

6. Fizik bölümüne gidersem puanım ziyan olur mu?
Üniversite giriş puanları sizden önceki insanların şu veya bu sebeple yaptığı tercihlere dayanan, bölümlerin kalitesi hakkında objektif bir nitelik taşımayan ve sizin bir bölüme girebilmenizi sağlamak dışında bir anlamı olmayan kriterlerdir. Yani bir bölümün puanı diğerinden yüksek olması, o bölümün genel olarak daha iyi olduğunu göstermediği gibi size en uygun bölüm olduğunu da göstermez. O puanın tek amacı sizi bir üniversitenin bir bölümüne yerleştirmektir ve siz eğer istediğiniz bölüme girebiliyorsanız, o puan anlamlı bir şekilde kullanılmıştır. Dolayısıyla sadece fizik bölümüne değil, herhangi bir bölüme bilinçli, istekli ve iyi olmaya namzet bir şekilde giriyorsanız, puanınızı iyi bir şekilde kullanmışsınız demektir.

7. Hangi üniversitede fizik okumalıyım?

Objektif olarak baktığımız zaman lisans eğitiminde en önemli faktör öğrencinin ne kadar çalıştığı, sorguladığı ve öğrenmeye hevesli olduğu zira günümüzde kullanılan birçok kaynak birbirine çok benzer ve internet üzerinden yine birçok olanağa erişim mümkün.

Lisans eğitimi araştırmadan ziyade temel bilgileri öğretmeye odaklı olduğu için de birçok yerde benzer, oturmuş müfredatlar uygulanıyor. Peki farklılıklar nasıl ortaya çıkıyor? Elbette en önemli farklılık okuldaki hocaların sizinle paylaşıma ne kadar açık olduğu ve sınıfınızdaki arkadaşlarınızın düzeyinin, ilgisinin size kıyasla nasıl olduğuyla ortaya çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında ben Türkiye'de özel okulların devlet okullarına göre daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. Özel okullar daha az—yani daha seçilmiş bir gruptan—öğrenci alıyor ve hocalar ile iletişim kurmak, lisans düzeyinde araştırma imkânlarından yararlanmak daha kolay. Elbette her kurumda bunun istisnası hocalar ve kaliteli öğrenciler bulmak mümkün ancak ortalama için konuşursak benim gözlemim bu şekilde. Bir de özel okulların burs ve yurt imkânları daha geniş olabiliyor. Bu genel ayrım benim gözlemlerim ve önceliklerime göre şekillendiği için subjektif bir yanı da var, devlette de elbette köklü, iyi üniversiteler var.

Bunların dışında ben şehir seçiminin de üniversite seçimi kadar önemli olabileceğini düşünüyorum. Bu konudaki tercih elbette birçok açıdan öznel ancak ben büyük şehirlerde okumanın genel kültür ve vizyon gelişimi açısından daha iyi olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak üniversite tercihi ne akademik hayatınızın sonu olur ne de size parlak bir gelecek garantisi verir. Önemli olan gittiğiniz kurumun imkânlarını ne kadar iyi kullandığınız ve bu yüzyılın size sunduğu birçok imkânı kendinizi geliştirmek için nasıl değerlendirdiğiniz olacak.

Üniversitelerin ismini zikretmeyi bu genel değerlendirme için uygun bulmadım ancak YouTube kanalımdaki Hangi Üniversiteyi Tercih Etmeliyim? isimli videoyu izleyebilirsiniz.
8. Fizik okursam okul dışında sosyal yaşamım olur mu?
Elbette olur. Fizik eğitimi zorlu bir eğitim ancak düzenli olursanız ve de işlerinizi vaktinde bitirmeye özen gösterirseniz fizik dışında birçok şeye vakit ayırabilirsiniz. Benim lisans hayatımda ilgilendiğim birçok fizik dışı uğraşım oldu. Bunlara vakit bulmakta zorlanmadığım gibi, farklı şeylerle uğraşıp rahatlamak fizik eğitimimde de faydalı oldu.

Çok çalışmak ve zaman zaman kapanmak önemli, bunu yapabilmelisiniz. Ancak spor ve sosyal yaşam olmadan ne mutlu bir insan olabilirsiniz, ne de işinizde istediğiniz başarıyı yakalayabilirsiniz.

9. Şu özelliklere sahibim, sizce başarılı olabilir miyim?
Başarıya giden birçok yol olduğu gibi herkes için başarının tanımı da farklı olabilir. Ancak hayattaki birçok uğraşta insanı başarıya ulaştıran genel özelliklerden söz edilebilir. Bunların ilki elbette yapılan işi çok sevmek, ona tutkuyla sarılmak ve dolayısıyla bu iş üzerine çok çalışmak. Zorunluluk sebebiyle çalışmak insanı mutsuz ettiği gibi sürdürebilir de değil. Dolayısıyla uğraşmak istediğiniz işi seviyor olmanız hem sizi daha mutlu edecek, hem de daha üretken yapacaktır. Bunun dışında, kişinin psikolojik durumunu kontrol edebilmesi ve inatçı olması da çok önemli. Akademik hayat zorluklar ile dolu, kimse zorluk çekmeden sıradışı işleri gerçekleştiremiyor. Herkes zorluk ve mutsuzluk yaşıyor ancak önemli olan büyük resme odaklanmak ve dönemsel duygu değişimlerinin gelip geçici olduğunu düşünerek oyunda kalmak. Pozitif yaklaşımı bırakmadan bir adım daha ilerlemek için çalışıp istediğinizi elde ettiğinizde pes etmekten çok daha iyi bir karar aldığınızı anlıyorsunuz. Başarıya götüren başka bir özellik de sosyal olmak ve paylaşmak. Hem zorluk çektiğinizde konuşup tavsiye almak hem de bir başarı elde ettiğinizde onu paylaşmak ve motive olmak oyunda kalmak için önemli.

Kariyeriniz size özgü olacak, benim geçtiğim yolların tam olarak aynısından geçmeyeceksiniz. Dolayısıyla problemler çıktığında onlara özgü çözüm yollarını kendiniz geliştirmeniz de çok önemli. Tüm bunları söyledikten sonra şunu da eklemekte fayda var. Maalesef başlangıç koşullarına bakarak birisinin kariyeri, geleceği hakkında tahmin yapmak çok zor, zira öngörülemeyen birçok faktör var. Kimsenin size başarı garantisi vermesi ile yetinmeyin, kimsenin de başaramayacağınızı iddia etmesiyle moralinizi bozmayın.

10. Yabancı dil öğrenmek fizik yapmak için gerekli midir, nasıl yabancı dil öğrenebilirim?
İngilizce öğrenmek fizik eğitimi için olmazsa olmazlardan. Birçok kitap, makale, online ders ve belge İngilizce olduğu gibi, uluslararası işler yapan bir bilim insanının sosyal iletişimi de İngilizceyi iyi öğrenmekten geçiyor. Bu sebeple İngilizceyi mümkün olduğu kadar erken öğrenmek çok önemli. Hatta fizik, matematik veya kodlama gibi teknik becerilerden önce İngilizcenin öğrenilmesi bana kalırsa daha önemli. Dil eğitiminde yaş önemli bir faktör ve diğer becerileri öğrenmek için İngilizce büyük bir avantaj. Elbette İngilizce dışında da diller öğrenmek sosyal iletişim veya kültürel ilgiler açısından önemli olabilir ancak üçüncü dil akademik yaşam için bence zorunluluk değil.

Yabancı dil uzun sürede, bol tekrarla ve aktif kullanma ile öğrenilir. Yabancı dili hayatınızın her alanında kullanmalı ve eğitiminizde sürekliliği sağlamalısınız. Kitap veya gazete okurken, film izlerken İngilizce seçenekleri tercih etmeli ve imkân buldukça İngilizce konuşmalısınız. Elbette başlangıçtaki birkaç senede bunları yapmak size zor gelecektir ancak ısrarlı bir şekilde bu işin üstüne gittiğiniz ve adım adım kendinizi geliştirdiğiniz bir sürecin sonunda kendinize çok önemli bir yatırım yapmış olacaksınız.

İngilizce öğrenimi konusunda YouTube kanalımdaki Dil Bilmenin Önemi Nedir? Dil Nasıl Öğrenilir? isimli videoyu izleyebilirsiniz.



Follow this website


You need to create an Owlstown account to follow this website.


Sign up

Already an Owlstown member?

Log in